Manisa Hakkında Bilgi ve tarihi

Konu, 'Ege Bölgesi' kısmında draculu45 tarafından paylaşıldı.

  1. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa Doğal Güzellikleri


    Spil Dağı Milli Parkı (Merkez)

    [​IMG]Manisa ilinin yamacında kurulduğu Spil Dağı 1969 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Manisa’dan 24 km. uzaklıkta olan Spil Dağı’nda jeolojik yapısından ötürü kanyon vadiler, inler, mağaralar, dolinler ve lapyalar gibi karstik oluşumlar bulunmaktadır.

    Spil Dağı Milli Parkı Grek Mitolojisi ve tarihi yönünden de önem taşımaktadır. Sğil Dağı’na ismini veren Mitoloji tanrılarından Kronos’un karısı Kybele’dir. Nitekim Akpınar Mevkii’nde kaya üzerinde oturmuş bir rölyefi bulunmaktadır. Ayrıca Frigya Kralı Menos’un kızı Spilos bu dağa bırakılmış ve orada vahşi hayvanlar tarafından büyütülmüştür. Bundan ötürü de dağa Spilos ismi verilmiştir.

    [​IMG]Lidya Kralı Tantalos burada bir kale yaptırmış, kalenin bitmesi şerefine verdiği ziyafette oğlu Pelops'u doğrayıp tanrılara adak olarak sunmuş bu nedenle de tanrılar tarafından cezalandırılmıştır. Spilos Dağı’nın eteğinde “Ağlayan Kaya” olarak nitelenen kaya ise mitolojiye göre; Niobe’nin 7 kız, 7 erkek çocuğunun, Leto’nun oğlu Apollon ve kızı Artemis tarafından öldürülmesinden sonra çocuklarının arkasından ağlayan Niobe’yi göstermektedir.

    Spil Dağı’nın jeomorfolojik yapısı dağcılık, tracking ve atıcılık sporlarına uygundur. Ataalanı mevkiinde ise kamp kurulmakta ve günübirlik dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır.

    Milli Parkın Dulkadın Mevkii’nde bulunan mağaralar eskiden yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Burada ele geçen bazı buluntular Manisa Müzesinde sergilenmektedir.

    [​IMG]Milli Parkın doğusunda 600 metre yükseklikte bulunan ve içi tamamen sülüklerle dolu olan “Sülüklü Göl” kalker bazı erimesi ile meydana gelmiş bir dolin gölüdür. Yine suların kalker tabakalarını eritmesi sonucunda birçok inler oluşmuştur. Bunların en büyüğü “Paşaini”dir. Parkın yakınında sıcaklığı en az 21 dereceye kadar yükselen bir de ılıca bulunmaktadır.

    Milli Park çevresi zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Burada çam, ardıç, kavak, karaağaç, kızılağaç ve meşe ağaçları bulunmaktadır. Ayrıca bilimsel araştırmalar sonucu burada endemik bitki türlerinin bulunduğu ve Manisa Lalesi’nin de burada yetiştiği anlaşılmıştır.
    Milli Park içerisinde ayı, karaca, kurt, çakal, domuz, tilki, sansar, porsuk, dağ keçisi, akbaba, kartal ve sülün gibi hayvanlar da yaşamaktadır.
    Manisa Kaplıcaları

    Emir(Emirler) Kaplıcası (Kula)

    [​IMG]
    Manisa Kula ilçesinin 17 km. uzağındaki bir yamaçta yer alan Emir Kaplıcası dğal su kaynağı yönünden önemli bir kaplıcadır. Kaplıcanın ana kaynağın debisi 1.8 lt/sn, küçük kaynaklarla toplam debisi 1/sn. dir.Bu kaplıcanın suları romatizma, safra kesesi, karaciğer ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.

    Kaplıcanın çevresinde eski tarihlere inen hamam kalıntıları bulunmaktadır. Günümüzde kaplıca çevresinde dinlenme tesisleri bulunmaktadır.



    Ilıcak Kaplıcası (Merkez)


    Manisa’nın 9 km. kuzey doğusunda bulunan Ilıcak Kaplıcası başta böbrek olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara iyi gelmektedir.


    Kurşunlu Kaplıcası ( Salihli)

    [​IMG]Manisa Salihli İlçesinin 7 km. güneyinde bulunan Kurşunlu Kaplıcası’nın suları bikarbonat, kalsiyum, sülfat, kükürt-hidrojen ve karbondioksit içermektedir. Kaplıca suyunun sıcaklığı 52 Co olup, PH değeri de 5,8’dir.

    Kurşunlu kaplıcası karaciğer, safra kesesi, romatizma, sinir, solunum yolu enfeksiyonları, cilt, siyatik hastalıklarına iyi gelmektedir.
     
  2. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Hisar Kaplıcaları (Demirci)

    Manisa Demirci ilçesinde bulunan Hisar Kaplıcalarının tarihi geçmişi MÖ.II.yüzyıla Kral Kreisus dönemine kadar inmektedir.

    Kaplıcanın suyu sodyum, kalsiyum ve bikarbonatlı alkalik su içermektedir. Kaplıca alanı aynı zamanda mesire yeri niteliğinde olup, çevresinde turistik tesisler ve mesire alanları bulunmaktadır.


    Orman İçi Dinlenme Alanı (Demirci)

    Manisa Demirci ilçesinde Başalan ve Güldürdek Ormaniçi dinlenme alanları bulunmaktadır. Bunlardan Başalan ilçe merkezine 10 km., Güldürdek ise 20 km. uzaklıktadır.

    Yöre halkı tarafından piknik ve mesire yeri olarak faydalanılan bu orman içi dinlenme alanı doğal manzarası, soğuk su kaynakları ile tanınmıştır.


    Peri Bacaları (Kula)

    [​IMG]Manisa Kula ilçesi ve çevresi volkanik bir jeolojik yapıya sahiptir. Bu jeolojik oluşum IV.Zamanın başlarına kadar sürmüş ve bunun sonucu olarak genç volkanlar meydana gelmiştir. Çeşitli dönemlerdeki püskürmeler sonucunda lav akıntıları çevreye yayılmıştır. Bu nedenle de eski tarihlerde Kula ve çevresine Yanık Ülke anlamına gelen Katakaumena ismi verilmiştir.

    İlçenin Burgaz Mevkii’nde ısı değişiklikleri, doğal etkiler ve erozyon sonucunda peri bacalarını andıran doğal oluşumlar meydana gelmiştir. Bu oluşumlar Gediz Vadisi’ne ayrı bir özellik kazandırmıştır.


    Marmara Gölü (Gölmarmara)

    Manisa Gölmarmara ilçesinde bulunan Marmara Gölü’nün çevresi sazlık ve çayırlık bir alandır. Burada kuş çeşitliliğine olanak veren doğal bir çevre bulunmakta olup, birçok kuş türü barınmaktadır.
     
  3. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa'nın Nesi Meşhur

    mesir macunu tarzan üzümü
     
  4. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    manisa dan bilgi we bir iki resim
    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    Manisa


    Manisa ve çevresi, tarihi devirlerde Hititler, Akalar, Frikyalılar, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Bergamalılar, Romalılar tarafından yönetilmiştir. Saruhan bey, 1313 yılında Manisa’yı Bizanslılardan aldıktan sonra bu şehri beyliğine başkent yaptı. Bu tarihten sonra da bu yöreye Saruhan Beyliği adı verildi. 1410 yılında Osmanlı İmparatorluğunca alınmasına kadar beylikle yönetilen Manisa’da Saruhan Bey, Fahrettin İlyas Bey, İshak Çelebi ve Hızır Şah beylik yapmışlardır. Saruhan Beyliği 1410 yılında kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine alındıktan sonra Manisa Şehri Şehzadeler Sancağı yapıldı. 1410-1595 tarihleri arasında Manisa ve yöresi Şehzadeler tarafından yönetildi. Ünlü padişahlardan Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman burada yöneticilik yapmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu yönetim bakımından iki eyalete bölünmüştür: 1) Rumeli Eyaleti, 2) Anadolu Eyaleti. Eyaletler Sancaklara, sancaklar kazalara ayrılmıştı. Manisa, bu yönetim içinde 1595-1811 tarihleri arasında merkezi Kütahya olan Anadolu Eyaletine bağlı Saruhan Sancağı idi. Şehzadelerin Sancak beyi olarak bulunduğu dönemde Saruhan Sancağı eğitim, İlim ve kültür merkezlerinden biri durumuna geldi.1923 yılında bütün mutasarrıflıkların Vilayet sayılması üzerine Saruhan Sancağı da Vilayet oldu. 24.10.1926 tarihli 4248 sayılı Kararname ile haberleşme ve işlemlerde kolaylık sağlanması bakımından Saruhan İlinin adı Manisa olarak değiştirilmiştir. I. Dünya Savaşından sonra 30 Ekim 1918’de Limni’nin Mondros Mütarekesinin 7. maddesine göre, İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehikede gördükleri zaman, askeri bakımdan önemli olan Türk topraklarını işgal edebileceklerdi. Bu maddeye dayanarak İngiltere ve Fransa’nın onayını da alan Yunanlılar’ın I.Tümeni, 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e çıktı. Yunanlılar, 23 Mayıs 1919 da, işgali Gediz Vadisi boyunca genişletmeye başladı.Yunan toplu saldırısı, 22 Haziran 1920’de başladı. yunan birlikleri topçu ateşi desteğinde, Akhisar cephesinde; Kanboğazı ve Yayaköy, Soma cephesinde; Çaldağ yönünde saldırıya geçti.Yunanlılar aynı gün Akhisar’a girdiler. Türk Birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. 23 Haziran da Salihli, 24 Haziran da Alaşehir ve Soma işgal edildi.
    28 Haziranda da Kula’ya girdiler. İşgal yıllarında, yerli Rumlar’ın da kışkırtmasıyla halk, çok büyük bir baskı altına girdi. Camiye gitmeyi, ezan okumayı uzun süre engellediler. Silah arama bahanesi ile evler basıldı, yağmalandı,dövülerek yaralananlar, hatta öldürülenler oldu. 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Meydan Muharebesinin kesin zaferle sonuçlanmasından sonra, Fahrettin Paşa komutasındaki Süvari Kolordusu, hızla İzmir üzerine yürüdü. Yunan direnişi tamamen kırıldı. Yunan birlikleri dağıldı ve kaçmaya başladı. Ordumuz 4 Eylül’de Alaşehir ve Kula’ya girdi. 5 Eylül’de Salihli(Benim güzel salihlim), 6 Eylül’de de Kırkağaç, Soma ve Akhisar, Yunan işgalinden kurtuldu. 7 Eylül’de Turgutlu, 8 Eylül’de de Manisa’ya askerimiz girdi. Böylelikle Manisa İl olarak işgalden kurtulmuş oldu.
     
  5. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    ALAŞEHİR İLÇESİ



    Alaşehir M.Ö. 150-138 yılları arasında Bergama Kralının kardeşi II. Attalos Philadelphos tarafından kurulmuştur. Buna izafeten yerleşim biriminin ilk adı "Kardeşseverlik" anlamındaki PHILADELPHIA'dır. Bergama krallığı dönemindeki önemini Romalılar döneminde de koruyan Philedelphia, Romalıların Anadolu'daki en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Romalılar döneminde daha da gelişen Philedelphia M.S. 40 yıllarında Hıristiyanlığı kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren dini açıdan da önem kazanmaya başlamıştır. Hıristiyanlığın teşkilatlanıp, yayılma çalışmalarının sürdürüldüğü ilk yedi kentten biri olarak ün yapmıştır. Philedelphia adı, günümüzde özellikle bu bakımdan hatırlanır. Philedelphia , Bizans'ın da önemli bir askeri üssü olmuş ve bu yüzden bir çok saldırıya maruz kalmıştır. Fakat şehri çevreleyen sağlam surlar savunmada önemli bir etken olmuştur. Bu dönemlere ait birçok tarihi eserler bulunmakta; ancak bölgenin birinci derecede deprem kuşağında olması nedeniyle birçok eser zaman içinde yıkılmış ve toprak altında kalmıştır.


    [​IMG]


    Tarih boyunca Bizanslılar ile Türkler arasında el değiştirme ile sonuçlanan savaşlar sonucunda Alaşehir 1389 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. O tarihte Yıldırım Bayezıd Han yüksek bir tepeden şehre bakarak ne "ALA ŞEHİR" diyerek İlçenin Türkçe isim babalığını yapmıştır.

    24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar'ın işgaline uğramış, 5 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır. Milli Mücadelede işgalci Yunanlılara karşı baş kaldıran ve bu amaçla Milis Teşkilatları kurarak direnen ilk şehirlerimizden biri de Alaşehir‘dir .

    Alaşehir İlçesi, İç Ege Bölgesinde, Batı Anadolu'daki doğu-batı yönlü ovalardan biri olan Gediz ovasının doğu kesiminde bulunmaktadır. Yüzölçümü 977 km2.dir.

    Alaşehir ilçe merkezi 28 derece 31 dakika 38 saniye doğu boylamı, 38 derece 21 dakika 41 saniye kuzey enlemi üzerinde bulunmaktadır İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 189 metredir.

    2000 yılı Nüfus Sayımının kesinleşmemiş sonuçlarına göre İlçemizin nüfusu 39.590'ı İlçe merkezi, 54.170'i köy ve kasabalarda olmak üzere 93.760 olarak tespit edilmiştir. Nüfus yoğunluğu km2 başına 96 kişidir. merkezinde 7 lise ve dengi okul, 13 ilköğretim okulu ; kasabalarda 2 lise ve

    9 ilköğretim okulu , köylerde de 12 ilköğretim okulu ve 45 adet birleştirilmiş sınıflı köy ilköğretim okulu faaliyet göstermektedir. Celal BAYAR Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulu 1996 yılında beri öğretim yapmaktadır.

    İlçemiz merkez ve altı kasaba belediyelik olup 35 mahalle ve 65 köy ile 107 bağlı mevcuttur.

    İlçemizde 3'ü merkezde 6'sı kasaba 2'si de köyde olmak üzere toplam 11 Sağlık Ocağı bulunmaktadır. İlçemizde 200 yataklık Devlet Hastanesi bulunmakta olup tam kapasite ile çalışmaktadır.

    Ulaşım ağı bakımından İlçe oldukça iyi durumdadır. Alaşehir Ege Denizine 132 Km'lik kara yolu 170 km'lik demir yolu ile bağlıdır. İlçemiz Ankara – İzmir karayoluna 35 km'lik asfalt ile bağlıdır.İl merkezine 110 km uzaklıktadır.
     
  6. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa Tarihi
    Manisa’nın bilinen târihi, Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hititlerle başlar (M.Ö. 1450-1200). Hititlerin hâkimiyeti alındaki topraklarda yaşayan İyonlar, bu bölgede İyon medeniyetini kurdular. Hititlerin iç savaş ve bölücü faaliyetlerle yıkılmasından sonra, Frikyalılar, kısa bir müddet bu bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 670 senesinde bu bölge Lidyalıların eline geçti. Lidyalılar Kızılırmak’ın batısında kalan bütün Anadolu’ya hâkim oldular. Lidyalıların başşehri Sardis (Sard), o devrin en önemli ticâret yolu sayılan “Kral Yolu”nun Efes’ten sonra ikinci büyük ve gelişmiş şehri idi. Lidya Kralı Kroisos (Krezüs) zenginliği ile isim yapmıştır.

    M.Ö. 547’de, Pers Kralı Kiros Lidya Devletini ortadan kaldırınca Persler bu bölgeyi de ele geçirdiler. Sard şehrini genel vâlilik (straplık) yaptılar. M.Ö. 333’te Makedonya Kralı İskender, Persleri yenerek Anadolu ve İran’ı ele geçirdi. Pers Devleti sona erdi. İskender’in ölümünden sonra, kurduğu imparatorluk komutanları arasında taksim edildi. Bu bölge Anadolu’nun diğer kısımları gibi Seleukoslar Devletinin payına düştü.

    M.Ö. 190 senesinde Romalılar Seleukos Devletine son verdiler. Manisa ve civarını müttefikleri olan Bergama Krallığına verdiler. Bergama Krallığını M.Ö. 130’da Roma Devletine ilhak ettiler. Böylece bu bölge, Roma’nın hâkimiyetine geçti. M.S. 395’te Roma ikiye bölününce bütün Anadolu gibi Manisa ve civârı, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Bu devirde de, Sard birinci derecede büyük bir şehir olup, Manisa, ikinci derecede bir şehirdi.

    1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi Süleymân Şah, 1076’da Türkiye Selçukluları Devletini kurdu ve Manisa’yı İzmir Fâtihi Çaka Bey fethetti. Birinci Haçlı Seferinde Bizanslılar Manisa’yı geri aldılar. 1313’te Manisa’yı ikinci defâ Saruhan Bey fethetti. Selçuklu uç beylerinden olan Saruhan Bey, Manisa’yı başşehir yaparak Saruhan Beyliğini kurdu.

    1390 senesinde Osmanlı Sultanı Yıldırım Bâyezîd Manisa’yı Osmanlı topraklarına kattı. Tîmûr ile yapılan Ankara Savaşından sonra kısa bir müddet Saruhan Beyliği yeniden kuruldu ise de; 1410 senesinde Sultan Çelebi Mehmed Han, Manisa ve çevresini kesin şekilde Osmanlı Devleti sınırları içine kattı. Osmanlı devrinde Manisa çok önemli bir şehirdi.

    “Taht-ı Saruhan Sancağı” (Vilâyeti) 1451’e kadar merkezi Ankara ve 1451’den sonra da merkezi Kütahya olan Anadolu beylerbeyliğine bağlı 14 sancaktan biriydi. Manisa Sancağında 160 sene 16 veliaht ve şehzâde vâlilik yaptı ve bunlardan beşi pâdişah oldu. Yıldırım Bâyezid’in oğlu Ertuğrul Çelebi (1390-1392) şehirde Osmanlıların ilk vâlisi olmuştur. Fâtih Sultan Mehmed, babası Sultan İkinci Murâd, Kânûnî Sultan Süleyman, Üçüncü Murâd ve Üçüncü Mehmed de Manisa sancakbeyliğinde bulunmuştur. Bu şehzâdeler Manisa’yı îmâr etiler ve pekçok eser yaptılar.

    On yedinci asır başına kadar sâkin olan Manisa, dış güçlerin teşvik ve tahriki ile 1600’lü yıllarda eşkıyaların yatağı oldu ve sık sık ayaklanmalar ve eşkıya hareketleri meydana geldi. Manisa bu celâli eşkıyaları sebebiyle tam iki asır gelişemedi hattâ bâzı sahalarda gerilemek zorunda kaldı. Bölgede Kalenderoğlu, Yusuf Paşa ve Cennetoğlu gibi derebeyler yaşamıştır. On sekizinci asrın sonunda eşkiyalar tamâmen temizlenince, Manisa halkı rahat etti. Demiryolu ile İzmir’e bağlanınca on dokuzuncu asır başında Anadolu’nun büyük merkezlerinden gelişmiş ve kalabalık bir şehri hâline geldi.

    Tanzimattan sonra Manisa “Saruhan” adı ile merkezi İzmir olan (Aydın) vilâyetinin 5 sancağından biri olmuştur. 1833’te Mısır vâlisi Mehmed Ali Paşanın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa, kısa bir müddet Manisa’yı işgâl etmiştir.

    Birinci Dünyâ Harbinden sonra Avrupalı ülkelerin teşviki ile Anadolu’ya çıkan Yunan birlikleri, Manisa’yı işgal etmişler ve Manisa, 3 yıl 3 ay 12 gün (26 Mayıs 1919-8 Eylül 1922) Yunan işgalinde kalmıştır. Türklerin çoğu Manisa’yı terk etmiştir. Yunan ordusu bozguna uğrayıp geri çekilirken, Manisa’da bulunan 12 bin binânın 8 binini yakıp yıkmıştır.
    Cumhûriyetin îlânından sonra sancaklara (vilâyet) il ismi verilince Saruhan da il olmuş, 1927’de şehrin adı Manisa olarak değiştirilmiştir. Türkiye Cumhûriyetinin yedinci cumhurbaşkanı Kenan Evren 1918 senesinde Manisa’nın Alaşehir ilçesinde doğmuştur.
     
  7. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa'da Nüfus ve Sosyal Hayat
    Nüfus: 1990 sayımına göre toplam nüfus 1.154.418 olup, 590.374’ü il ve ilçe merkezlerinde 564.044’ü köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 13.810 km2 ve nüfus yoğunluğu 84’tür.

    Örf ve âdetler: Manisa; Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya (İskender), Bergama, Roma ve Bizanslılardan sonra 1076’da Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmiş, bu bölgeye Türkmen boyları yerleştirilmiş, Hıristiyanlar Ege adalarına çekilerek Ege bölgesi gibi Manisa da Türkleşmiş ve bu bölgede 1076’dan bu yana Türk-İslâm kültürü yerleşmiş ve kökleşmiştir. Türklerden önceki kültürler unutulmuş sâdece şehir, saray ve heykel kalıntıları kalmıştır. Manisa bölgesinde sâdece Türk-İslâm kültürü hâkimdir.

    Halk oyunları ve Türküleri: Manisa ili halk oyunları müzik ve türküler bakımından çok zengindir. Her türkünün bir hikâyesi vardır. Başlıca oyunları Zeybek cinsi olup, Aydın ve Bergama Zeybeği en çok oynanır. Kadın ve erkekler oyunları ayrı ayrı oynarlar. Erkekler Güvendi, Güneydoğu, Korucu, Değirmenci, Karşılama, Horan, Harmandalı Zeybeği, Sakarya, Kabadayı, Abdal Bastı ve Sarı Çiçek gibi oyunları; kadınlar ise, Mermerimin Yolları, Minna, Ördek Suya Dalda Gel, Oldu mu Aman Oldu mu, oyunlarını oynarlar.

    Mahallî kıyâfet: Erkekler başa kırmızı fes ve çelep sarığı, bedenlerine pamuklu alacadan dikilmiş yakasız önden tek düğmeli entari giyerler. Bele kuşak sarılır. Ayaklara kalçın veya kara yemeni; köylerde çarık ve nalın da giyilir. Kadınların mahallî kıyâfeti ise: Ayakta kısa konçlu, burnu püsküllü sarı çizme, el örgüsü kısa kırmızı çorap, çok renkli el dokuması pamuklu bir çitare, canfesten yapılmış beli uçkurlu bol şalvar, aynı renkli uzun kollu entaridir. Başta çeşitli renkte işlemeli fes, fesin üzerinde boncuklu oyalı yazma, uçları çene altından dolaştırılarak başın üzerine bağlanır. Alna iki dizi altın, kollara aynalı bilezik takılır. Boyunda da altın vardır.

    Mahallî yemekler: Tahin yemeği, Demirci kebabı, Sura, Elbasan, odun köfte, Manisa kebabı kapama, girik helva, tavatır ve günbak tatlısıdır.

    El sanatları: Manisa’nın Gördes, Kula ve Demirci’de dokunan halıları çok meşhurdur. Güreş ve cirit köylere kadar yayılmıştır. Dağcılık, okçuluk ve diğer sporlar gelişmektedir.

    Şâir Abdî (on altıncı asır), Şeyhülislâm Vassaf Efendi (1662-1755), Sultan İkinci Selim Hanın Hocası Derûnî meşhur matematikçi Gelenbevî İsmail Efendi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Manisa’dan yetişen meşhurlardan bâzılarıdır.

    Eğitim: Manisa Osmanlılar zamanında önde gelen bir kültür ve eğitim merkezi idi. Osmanlı şehzadeleri burada vâlilik yaparak devlet idâresinin stajını yaparlardı. Okur-yazar nisbeti % 85’e ulaşmıştır. İlde 84 anaokulu, 1043 ilkokul, 140 ortaokul, 24 lise, 5 Anadolu lisesi, 10 Endüstri Meslek Lisesi, 7 Teknik Anadolu Lisesi, 10 Kız Meslek Lisesi, 8 Ticâret Lisesi, 11 İmâm-Hatip Lisesi, 8 Çıraklık Eğitim Merkezi, 7 Kız Sanat Okulu vardır (1993).
    Manisa’da 9 Eylül Üniversitesine bağlı Manisa Gençlik ve Spor Akademisi, Manisa Mâliye ve Muhâsebe Yüksek Okulu ve Demirci Eğitim Yüksek Okulu vardır. Celal Bayar Üniversitesi kurulmaktadır. 652 köyden ancak 30’a yakınında okul yoktur.
     
  8. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa Ekonomisi
    Manisa ilinin ekonomisi tarım ve sanâyiye dayanır. Gayri sâfî hâsılanın % 35’i tarımdan, % 30’u sanâyiden elde edilir. Faal nüfûsun % 75’i tarım ve ormancılıkla uğraşır. % 10’u sanâyi sektöründe çalışır.

    Manisa sanâyi bakımından ileri, mâdencilikte zengin, tarımda ise Türkiye’de en çok üzüm, pamuk, tütün ve zeytin yetiştiren bir ildir. Tarımda zirveye çıkan Manisa, sanâyi ve turizmde de zirveye doğru tırmanmaktadır. Kehribar renkli çekirdeksiz üzümü dünyâca meşhurdur. Kırkağaç kavunu ile Kula, Demirci ve Gördes halıları isim yapmıştır.

    Tarım: İl topraklarının % 91.7’si tarıma elverişlidir. Bu toprakların ise % 46’sı orman ve makilerle kaplıdır.

    Arâzi ve mevsim şartları sebebiyle, tarım ürünleri çeşit ve miktar bakımından fazladır. Tahıl, baklagiller, sanâyi ürünleri, sebze ve meyvenin en çok istihsal edildiği illerden biridir. Başlıca ürünleri buğday, arpa, mısır, pirinç, nohut, bakla, tütün, pamuk, susam, karnabahar, kereviz (Türkiye’de kereviz ve karnabahar en çok Manisa’da yetişir), domates, patlıcan, pırasa, kabak, biber, fasülye, ıspanak ve bol miktarda lahanadır.

    Meyvecilik Manisa ilinde çok gelişmiştir. Türkiye’de kurutmalık çekirdeksiz üzümün en çok yetiştiği yer Manisa’dır. Üzümün ana vatanı kabul edilen bu ilde, Türkiye üretiminin % 85’i yetişir. Üzüm en önemli tarım ürünüdür. Manisa’da yetişen diğer meyvelerse zeytin, şeftali, kiraz, kayısı, badem, armut, ceviz, nar ve kestânedir.

    Türkiye’de yetişen tütünün % 75’i Manisa’da yetişir. Meşhur kavun ve karpuzlarıyla Türkiye’de dördüncü gelir. Manisa Türkiye’de bütün üzüm, tütün ve pamuk üretiminin dörtte birine, zeytin üretiminin sekizde birine, zeytinyağı üretiminin onda birine sâhiptir. Türkiye’de en çok traktör Adana ve Konya’dan sonra Manisa’dadır.

    Hayvancılık: Çayır ve mer’aların gittikçe azaldığı Manisa ilinde hayvancılık üçüncü derecede bir gelir kaynağıdır. At, öküz, katır ve deve ile kıl keçisi sayısı azalırken diğer hayvan sayısı artmaktadır.

    Ormancılık: Manisa, Ege bölgesinin orman kuşağı üzerindedir. Dağları ve platoları ormanlarla kaplıdır. 650.000 hektara yakın orman sahası ve 250 bin hektar fundalık sahası ile orman bakımından oldukça zengindir. Senede 80 bin m3 sanâyi odunu ile 250 bin stere yakın yakacak odunu üretilir.

    Mâdenleri: Manisa mâden bakımından oldukça zengindir. Soma ilçesinde Çamlıca Dağı yamaçlarından çıkarılan linyit, Soma Termik Santralinde kullanılarak, elektrik enerjisi elde edilir. Rahmanlar köyü yakınında 1975’te kurşun, altın, antimon karışımı bir mâden yatağı bulunmuştur. Manisa ilinde linyitten başka kurşun, civa, zımpara, mermer ve perlit mâdenleri de işletilmektedir.

    Üç bin tonluk uranyum rezervi tespit edilmiştir. Bu dünyâ standartlarına göre zengin bir kaynak sayılır.

    Enerji: Soma Termik A. B. Santralleri Türkiye’nin büyük ve önemli enerji istihsal merkezlerinden biridir. Senede 4,4 milyar kwh elektrik üretilmektedir.

    Sanâyi: Manisa, Ege bölgesinin İzmir’den sonra ikinci sanâyi ve ticâret merkezidir. 10 işçiden fazla işçi çalıştıran işyeri 400 ve 10 kişiden az işçi çalıştıran iş yeri miktarı 3000’dir. 1970 senesine kadar sanâyi tarıma dayalı idi. 1970’ten sonra çeşitli sanâyi kollarıyla ilgili fabrikalar korulmuştur. Geniş bir sanâyi bölgesi vardır. Sanâyi her geçen gün hızla gelişmektedir. Çok sayıda yağ, sabun, dokuma, çırçır, un, kiremit, tuğla fabrikaları ve bıçkı-hızar atölyelerinden başka, büyük sanâyi kuruluşları Termik Santrali, kömür işletmeleri, dokuma, un, yem, yağ, beton direk, giyim, elektrik motorları, alüminyum radyatör, seramik, sıhhî tesisât gereçleri, ayakkabı, mobilya, elektronik eşyâ, tarım makinaları, konserve, süttozu, yonga ve levha, kola fabrikalarıdır.

    Manisa organize sanâyi bölgesi Bursa’dan sonra iç kaynaklarla gerçekleştirilen ikinci bölgedir. 70’e yakın fabrika bulunmaktadır.
    Ulaşım: Manisa, ulaşım imkânları çok zengin olan bir ildir. İzmir’i; Ege, Akdeniz kıyıları ile İstanbul, Ankara, İç Anadolu’ya bağlayan karayolları Manisa’dan geçer. Kavşak noktasıdır. İl dâhilinde 600 km devlet ve 600 km il yolları vardır. Manisa İzmir’e çok yakındır. İzmir’in deniz ve hava ulaşımından da istifâde etmektedir. Manisa demiryolu ağının kavşak noktalarından biridir. Bandırma-Balıkesir istikâmetinden ve Eskişehir-Uşak istikâmetinden gelen demiryolu hattı Manisa’da birleşir ve tek hat olarak İzmir’e bağlanır. Küçük uçakların indiği bir havaalanı vardır.
     
  9. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Coğrafi Bilgiler
    Fizikî Yapı

    Manisa il topraklarının % 54.3’ü dağlardan, % 27.8’i platolardan ve % 17.8’i ovalardan ibârettir. Manisa’nın doğusu volkanik bir arâzidir. Kula çevresinde küçük volkanik koniler görülür. Bu bazalt konilere “Devlit” denir. En yüksek olan volkanik tepeye Divlit adı verilmektedir.

    Dağları: Manisa ilinin kuzey ve güneyi dağlarla kaplıdır. Kuzeydeki dağlar, Saphane Dağlarının devamıdır. Kuzeybatı-güneydoğu istikâmetinde uzanırlar. Güneydeki dağlar Bozdağlar ismini alır. Doğu-batı istikâmetinde ve Gediz Vâdisine paralel olarak Çeşme Yarımadasına kadar devam eder. Başlıca dağları şunlardır: Manisa Dağı (Spil Dağı 1517 m), Demirci Dağları (1423 m), Kocadağ, Uzunca Yayla Dağları, Yund Dağları, Çamlıca Tepe (1201 m), Çakşır Tepe (831 m), Dede Dağı (1333 m), Görenez Dağı (1295 m), Çal Dağı (1034 m), Sana Dağı (1116 m) ve Köseki Dağı (1445 m). En yüksek yeri Kumpınar Tepesi (2070 m)dir. Demirci Dağlarının güneyinde plato ve yaylalar geniş bir yer tutar. Volkanik kütlelerle örtülüdür. Kula ve Gördes başlıca yaylalardır.

    Ovaları: İlin doğu-batı istikâmetinde uzanan verimli çöküntü ovalar vardır. Soma-Kırkağaç ve Akhisar düzlüğü başlıcasıdır. İlin en büyük ve önemli ovası Gediz Vâdisi boyunca uzanan Manisa, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir ovalarını içine alan 120 km uzunluğunda verimli ovadır.

    Akarsuları: Manisa ili akarsu bakımından oldukça zengin sayılır. Başlıcaları şunlardır: Gediz Nehri: Murad Dağından doğar. Gediz kasabası güneyinden geçer. Selendi ve Demirci Suyunu alır. Foça yakınında Ege Denizine dökülür. Uzunluğu 350 km’dir.

    Bakır Çayı: Soma’nın kuzeydoğusundaki dağlardan çıkar. Sık sık taşar, akışı düzensizdir. Soma Ovasını sular. Uzunluğu 104 km’dir. İzmir il sınırına girer. Alaşehir (Derbent) Çayı: Çal Dağından çıkar. Salihli Ovasında Gediz ile birleşir. Uzunluğu 115 km’dir. Kum Çayı: Türkmen Dağından çıkar. Nif Çayı: Kemalpaşa yakınlarından doğar. Ayrıca Dernek Çayı, Deliniş Çayı ve Gördes Çayı vardır. Manisa Dağından inen Akbal, Haydar ve Tabakhane dereleri önemli olanlarıdır.
    Gölleri: Manisa ilinde büyük tabiî göller yoktur. En önemlisi Marmara Gölüdür. Göl Marmara ilçesi yakınında olup, yüzölçümü 45 km2 derinliği 30 m’dir. Gölde bol miktarda sazan balığı vardır. Demirköprü Baraj Gölü: Toprak dolgulu ve 77 m yükseklikteki bu baraj gölünden sulama, su taşkınlarının önlenmesinde kullanıldığı gibi senede 200 milyon kw/saat elektrik enerjisi üretilir. Depoladığı su miktarı 1 milyar 600 milyon m3tür.
    İklim ve Bitki Örtüsü

    İklimi: Ege kıyılarına nazaran iklimi daha serttir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Dağlık olan kuzey ve kuzeydoğu bölgesinde yazlar serin ve kışlar soğuk geçer. En soğuk aylar ocak ve şubattır. En çok yağış aralıkta ve en az yağış temmuz ve ağustos aylarındadır. Senelik ortalama yağış miktarı 750 mm’dir. Bâzı seneler hiç kar yağmaz. Sıfır derecenin altında gün sayısı 25’i geçmez. Sıcaklık -17,5°C ile +44,2°C arasında seyreder.

    Bitki örtüsü: Manisa il topraklarının % 46’sı orman ve makilerle kaplıdır. Geniş bir alanı kaplayan makiler dağların kuzey ve batı yamaçlarında yer alır. Ormanlar meşe, dişbudak, karaağaç, karaçam, kızılçam, ardıç, ahlat ve çınardan ibârettir.

    Bağlar ve zeytinlikler de geniş bir yer kaplar. İl topraklarının % 39.1’i ekili ve dikili arâzi, % 6.6’sı çayır ve mer’alardan, % 8’i tarıma elverişsiz alanlardan ibârettir.
    Manisa il sınırları içinde 4.3 milyon civârında zeytin ağacı ile 56.000 hektara yakın bağlık alan mevcuttur. Manisa bitki örtüsü bakımından Akdeniz’in karalara has bitkilerinin özelliğini gösterir
     
  10. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    Manisa isminin kökeni
    İsminin kökeni

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    tarihçilerinin iddiasına göre Tesalya’dan gelen ve

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    na katılan Magnetler M.Ö. 1450’de “Magnesia Kalesi”ni Spil Dağı eteklerinde inşâ etmişler ve buraya yerleşmişlerdir. Anadolu’daki eski her şehrin ismini

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    bir kelimeye bağlamak Yunan târihçilerinin değişmeyen taktiğidir. Bu iddialarının doğruluğu şüphelidir.

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    Magnesia ismini Manisa olarak değiştirmişlerdir. Başka bir rivâyete göre Manisa civarında mıknatıslı demir olduğundan Manisa ismi mıknatıstan gelmektedir. Manisa’nın târihi, Truva Savaşlarından çok önceye, M.Ö. 3000 senelerine dayanır.
     
  11. draculu45
    Offline

    draculu45 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    24 Nisan 2007
    Mesajlar:
    925
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    TNT2DEPO
    manisa hakkındaki genel bilgi ve kaynak bunlar arkadaslar
     
  12. nilselo
    Offline

    nilselo Yeni Üye Üye

    Kayıt:
    10 Mart 2015
    Mesajlar:
    2
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    istanbul

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    ‘ in kırılmış olan parçaları inci parlaklığındadır. Bunun için inci gibi cilası olan, soğan kabuğu şeklinde konsantrik yapılı, bir camsı kayaç olarak tarif edilir. Ticari anlamda ise perlit, elverişli bir sıcaklığa birden bire getirildiği zaman genleşen (patlayan) volkanik menşeyli ve doğal olarak zuhur ederi asidik bir camdır. Yani perlitin halen ticarette kullanılış şekli,erime derecesine kadar ısıtıldığı veya alev temasına kısa biran bırakıldığı zaman 2-20 defa hacmi büyüyen tabii herhangi bir volkanik camsı kayacın ürününe denilir.
     
  13. nilselo
    Offline

    nilselo Yeni Üye Üye

    Kayıt:
    10 Mart 2015
    Mesajlar:
    2
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    istanbul
    Gözeniklilik,

    Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. !

    taneciklerindeki boşluk hacmini toplam tanecik hacmine oranının ortalaması olarak tanımlanır. Gözeneklilik perlite emicilik ve yüzeyde soğuma özellikleri kazandırmakta ve bu nedenle bu özelliğin gerekli olduğu uygulama alanlarında önem taşımaktadır. Su kirliliğini giderme çalışmaları ve ısı yalıtıcılığı aranan durumlarda su emicilik istenmemektedir. Bunun nedeni gözeneklere dolan suyun ısı iletkenliğini arttırması olmaktadır. Bu durumda silikon veya bir maddeyle gözenekler pasifleştirilerek perlit hidrofobize edilmektedir.
     

Sayfayı Paylaş